Pardus... Özgürlük İçin...
<
Moleschino, Ali Işıngör'ün duyurusunda belirtiği hali ile :
Bilgisayarların çıkmasından sonra kalemi kullanmayı unutmayanların, masasında ya da üstünde bir yerlerde hep bir kurşun kalem ve silgisi olanların defteridir Moleskine. Onu bu nedenle de çok seviyoruz. Çünkü anlatacak çok şeyimiz var... Bu nedenle yeni bir site kurduk. Adını da bu defterlerin ilk adlarından biri olduğu varsayılan Moleschino koyduk. Şimdilik pek bir yazı yok ama inanın, anlatacak çok şeyimiz var... Eğer siz de kafanıza sık sık bir şey takılıp, onu araştırıp öğreninceye kadar rahat edemeyenlerdenseniz, sizi de aramıza bekliyoruz. Popüler kültüre dair, edebiyata dair, bilime dair, çizgiromana ya da ne bileyim işte hayata dair anlatmak istediklerini yazacağınız bir "akıl defteri"miz var artık. Arada sırada, gerçek defterlerden sayfalar da koyacağız elbet :)...
Pek memnun oldum, pek beğendim. Aslında tanımlamaya uyduğunu düşünen biri olarak, hemen gidip akıl defterinde payıma düşen sayfaları karalamam lazım sanırım... Yeri gelmişken yazmakta fayda var. Moleskine, A. Murat Eren bahsedene kadar adını bilmediğim, varlığından haberdar olmadığım bir defter. Masasında, çantasında mutlaka defter ve kalem bulunduran, bütün teknolojik alet edevata olan doğal düşkünlüğüme rağmen, düşünürken en hızlı ve kolay yöntem olarak hala kalem ve kağıdı gören biri olarak1, bilmiyor olmaktan utanmadım değil ama bir yandan da kendimi tanıdık bir ortamda hissettim. Sizlere yıllardır kullandığım, büyük ihtimalle sizlerinde kullandığı, ajandaları hatırlatmak iserim. Özellikle yılbaşlarında firmaların eşantiyon olarak hazırlattığı, o firmanın hedef kitlesi olmamanıza rağmen bir şekilde elinize geçmiş olan bu ajandalar, karton kapaklı, küçük boyutlu olmaları nedeniyle kolay taşınabilen, çabuk yıpranmayan, eşantiyon olmaları nedeniyle de olabilecek en ucuz defterler olması ile bir dönemin en tercih edilen akıl defterleriydi. Not 1 : Fakat alternatif arayışlarım sürüyor :)
***
Sadece defterler mi? Buzdolapları da artık blog malzemesi... Buzdolabınızın resmini çekiyor, sizin için anlamını ifade eden bir yazı ile gönderiyorsunuz. Yayınlandığı andan itibaren, buzdolabınız artık kamunun malı oluyor2 ve meraklıları tarafından gözlem altına alınıyor...
Aslında buzdolabı bir RSS kaynağı sağlasa, değişiklik olduğunda, mesela meyvesuyu soğudu gibi, güncellense, sizde bunu haber alıp buzdolabının yolunu tutsanız. Hani Java dili bu amaçla geliştirilmişti, buzdolaplarında, çamaşırmakinelerinde felan kullanılacaktı... Not 2: Aslında kimin malı olduğu pek belli değil gönderdiğiniz fotoğraf üzerindeki bütün haklarınızı devrettiğinize dair bir uyarı var ama bunları devir alanın nasıl bir hak iddia ettiği açık değil...
/p>
<

<0yorum:

    <

<< Geri dön

< <